Akdeniz’deki yüksek deniz suyu sıcaklığı canlı yaşamını ve tür popülasyonunu olumsuz etkiliyor
Akdeniz Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Gökoğlu, küresel ısınmanın etkisiyle Akdeniz’de deniz suyu sıcaklığının giderek yükseldiğini söyledi.
Antalya’da mevcut durumda deniz suyu sıcaklığının 31-32 derece arasında seyrettiğini belirten Gökoğlu, “Geçen yıl 31 derece civarında ölçülmüştü ama bu sene çok erken yükseldi. Temmuz ayında 32 dereceyi bulduğu dönemler oldu. Akdeniz için bu sıcaklık çok yüksek. Deniz suyundaki bu yükselme Akdeniz’in giderek tropikalleştiğini gösteriyor. Kış aylarının sıcak geçmesi, ani yağışlar ve fırtınalarla iklimde değişiklik olduğunu görüyoruz” ifadelerini kullandı.
“Kızıldeniz’in türleri kıyısal alanlarda hakim olmaya başlıyor”
Gökoğlu, bu sıcaklık artışının deniz içerisindeki tüm canlılar için risk oluşturduğunu ve bazı türlerin yok olabileceğini söyledi. Bölgedeki balık türlerinde değişim görüldüğüne değinen Gökoğlu, şöyle konuştu:
“Yüksek sıcaklık kıyısal alanlarda, sığ sularda bazı canlıların yok olmasına sebep olabilir. Sıcaklık birçok yerli türümüzün popülasyonunun azalmasına sebep oldu. Örneğin kıyılarımızda forskali barbunu görülmeye başlandı. Kızıldeniz’in türleri kıyısal alanlarda hakim olmaya başlıyor. İsparinin, mırmırın yerini Kızıldeniz’den gelen çizgili gırt gırt balığı almaya başladı. Mercan balıklarının yerini kılkuyruk mercan aldı. Buna benzer değişimler gözlemliyoruz. Eskiden oltamızı attığımızda ispari, mercan yakalardık şimdi aynı alanlarda balon balıkları, kılkuyruk mercan gibi Kızıldeniz türleri yakalıyoruz.”
“Yüksek sıcak Posedonya çayırlarını öldürüyor”
Gökoğlu ayrıca, Akdeniz Havzası’ndaki deniz çayırı Posedonyaların da ciddi zarar gördüğüne dikkati çekti.
Posedonya çayırlarının Akdeniz’in Amazon ormanları olduğunun vurgulayan Gökoğlu, “Kıyılardaki Posedonya çayırlarının ölmeye başladığını görüyoruz. Yüksek sıcak Posedonya çayırlarını öldürüyor. Tabii bunda kirliliğin de etkisi var ama Posedonya çayırları yok olmaya başladı. Bu çayırlar birçok canlının besinini oluşturduğu gibi balıkların yumurta bırakabileceği, balık yavrularının girip saklandığı, beslenebildiği ortamlardır. Denizlere oksijen verir. Bu ortamı yok ederseniz diğer canlılar olumsuz etkilenir” ifadelerini kullandı.
Gökoğlu, öncelikle küresel ısınmanın önlenmesi, fosil yakıtlardan vazgeçilmesi, ısınmayı önleyen ormanlık alanların kaybının önüne geçilmesi için gerekli tedbirlerin alınması gerektiğini dile getirdi. Denizlere daha çok su verilmesi gerektiğinin altını çizen Gökoğlu, şunları kaydetti:
“Akarsuları denize ulaştırmamız lazım. Akarsulara barajlar yapıldı, bunlar kaldırılsın demiyoruz ama bunlardan daha fazla faydalanmamız lazım. Nehirlerin çok temiz akması ve denize çok daha fazla su vermemiz gerekiyor. Vahşi sulamadan vazgeçmeli, kirliliği durdurmalıyız. Bu durumda kirlilik de önemli bir etken. Türkiye bu tedbirlerle Akdeniz çanağında öncülük edebilir. Çünkü küresel ısınmadan en çok etkilenen yer Türkiye’nin bulunduğu bölge. Doğu Akdeniz küresel ısınmadan nasibini en çok alan yer. Biyoçeşitlilik de en çok burada değişmeye başladı.”